www.sizedebiyat.com SiZedebiyat Edebiyat Enstit�s�
EFSANE K�Y�
Anlatana pes, dinleyene saf denir; iletenden Allah raz� olsun, hepsinden divanedir; ��nk� onsuz da olmaz, onun ad� " efsane " dir.
Anadolu T�rkler hen�z bu toprak par�as�na sahip de�ildirler. Bir T�rk hakan� d��manlar� kovalamaktad�r. Ankara civarlar�na kadar gelmi�lerdir. Hava s�cak, kuru ve askerler peri�and�r. Mola verirler. Bu s�rada ovada, nas�l ve nerden ��kt��� belli olmayan ak sa�l� pamuk gibi bir ihtiyar kad�n birdenbire ortaya ��kar. �ki elindeki iki b�y�k testiyi sanki elindeki ku� t�y�ym�� gibi ta��maktad�r. Do�ruca askerlerin yan�na gelir. Elbisesinden birka� toprak �anak ��kart�p askerlere uzat�r. Elindeki testiyi �anaklara do�ru e�erek; - " Doldurun i�in yi�itler. Helal olsun " der. Bunun �zerine askerler buz gibi so�uk suyun ba��na �����rler. Testiler bir t�rl� bo�almaz ve b�t�n orduya yeter. Bu arada ihtiyar kad�n ile askerler aras�nda �u konu�malar ge�er; - " Doldur evlat doldur..." - " Peki ana doldur! " - " ��in yavrular�m. Doldurun... " - " Doldural�m ana! - " Kana kana i�in �ocuklar�m. Doldurun... " - " Tamam ana doldu! " - " Sa�ol ana �anak dolu! " - " Sa�ol ana dolu! " Askerler giderler ama hayatlar�n� kurtaran ihtiyar anay� ve sihirli testileri unutamazlar. Tekrarlarla kula�a ho� gelen " Anadolu " diye anarlar, ya�l� pamuk anay�. Daha sonra, T�rklerin aras�nda suyun ve bereketin ad� olarak an�l�r ve bu kutsal sayd�klar� topraklar� i�aret eder. G�nderen: Alev TAN HAL�L �BRAH�M BEREKET� Anlat�lanlara g�re, Anadolu' da vaktiyle birbirini �ok seven iki karde� vard�r. B�y��� Halil, k����� ise �brahim ad�n� ta��r. Halil, evli
�ocuklu, �brahim ise bek�rd�r. Ortak bir tarlalar� vard�r. Ne �r�n ��karsa, ikiye pay ederler. Bununla ge�inip giderler. Her y�l yine bu�day�
yine harman yapar, ikiye ay�r�rlar, �� kal�r ta��maya. bir y�l Halil karde�ine; - " �brahim! Ben gidip �uvallar� getireyim. Sen bu�day� bekle. " der.
- " Peki a�abey " ve Halil gider. O gidince, d���n�r �brahim, " A�abeyim evli ve �ocuklu. Daha �ok bu�day gerekli onun evine,
ge�imine.. " Sonunda, kendi pay�ndan bir miktar atar onun taraf�na. Az sonra Halil ��kar, gelir; - " Haydi �brahim! der, �nce sen doldur da ta�� senin pay�n� ambara.
- " Peki a�abey " der. �brahim, kendi y���n�ndan bir �uval doldurup d��er yola. O gidince, Halil d���n�r bu defa, " �ok ��k�r, ben evliyim, kurulu d�zenim var. Ama karde�im daha bek�r. O daha �al��acak, para biriktirecek, ev kurup evlenecek. Ona yard�mc�
olmal�y�m. Bana d��en g�rev budur. " Halil, kendi pay�ndan karde�inin taraf�na birka� k�rek bu�day atar. Biri gitti�inde, �b�r�
kendi pay�ndan atar onunkine. Bu, b�yle s�r�p gider. Nihayet ak�am olur. Karanl�k basar. G�r�rler ki, bitmiyor bu�daylar. Hatta
azalm�yor bile. Y�ce Yaradan karde�lerin tutumunu �ok be�enir. Bu�daylar�na bir bereket �st�ne bereket verir. �yle ki, g�nlerce ta��r
ama bitiremezler. Aksine, gittik�e �o�al�r bu�daylar�. Dolar ta�ar ambarlar�. Konu kom�unun, duyan g�renin, gelen gidenin nazar�ndan
ka�maz bu durum. O g�nden sonra karde�ler aras�ndaki dayan��maya, iyi ge�inmeye ve bereketin bol yere �rnek olarak onlar�n ad�n�
anarlar. Bug�n dahi " Bereket ", " �yi ge�im sonucu bolluk, mutluluk " denilince, bu karde�ler akla gelir. Halil ve �brahim arkalar�ndan
adlar� ile an�lan bereketi insanlara miras b�rakm��t�r; Halil �brahim bereketi... G�nderen: Sibel ER�ZDEN |